Kitabın Adı : İtiraf
Kitabın Yazarı : İskender Pala
Kitap Hakkında Bilgi :
İntikam ve hırs…
İyilik veya kötülük…
Siyah ile beyaz…
Ve zıtların arasında savrulan hayatlar…
Konstantinopolis’in İstanbul’a dönüştüğü yıllar…
Hıristiyan hasımlarının Büyük Kartal diye andıkları Fatih’in, şehrine âlimleri davet etmekle kıvanç duyduğu, devletini ilimle ve sanatla yükseltmenin rüyalarını gördüğü, ulemanın tamamen özgür düşünceyi savunduğu, devletin yükseldikçe yükseldiği bir dönem…
Ve eşsiz şöhretlere sahip Osmanlı ulemasının arasına sızmış bir kâfir. İntikam ateşinde kavrulmuş kötülük dâhisi bir zihin. Molla Lütfi, Ali Kuşçu, Sinan Paşa, Bellini ve daha niceleri…
Kurbanlar, kurbanlıklar…
İtiraf her cümlesi hayretle ve merakla okunacak bir roman.
Kitabın Özeti :
Kitaptaki Molla Lütfi karakteri ilim ve sanat ehlini temsil ederken, Akbaba karakteri içinde biriktirdiği intikam hissiyle sürekli şeytanca fikirler üreterek Molla Lütfi’yi saptırmaya, yoldan çıkarmaya çalışan kötü zihniyeti temsil ediyor.
Ana karakterler arasındaki mücadelenin arka planında Fatih döneminde İstanbul’da kurulan Sahn-ı Seman medreselerini, bu medreselerdeki bilimsel hayatın nasıl olduğunu, o dönemde diğer coğrafyalarda neler yaşandığını, batıda başlayan Rönesans akımı ile sanatta ve estetikte zirve noktasına ulaşmış olan doğu dünyasının buluşmasını ve ülkeler arası rekabetleri görüyoruz.
kararı veriyor. Sinan Paşa’nın suçunun ne olduğu dönemin tarih kitaplarında kayda geçmemiş fakat ulema bu idam kararına karşı çıkıyor. Hepsi toplanıp ayak divanı talep ediyorlar, bugünün acil kriz masası gibi bir şey o dönemde ayak divanını toplamak. Ulemanın sözcüsü Fatih’e şunu söylüyor; “ Siz veziriniz olan Sinan Paşa’yı idam ettirebilirsiniz, devlet işidir karışamayız lakin medreselerimizde ders veren, alim olan Sinan Paşa’yı idam ettirirseniz ülkenizi terk eder gideriz.”
Yavuz Sultan Selim’in hocası Kemalpaşazade’ye yönelttiği “Tokatlı Molla Lütfi sizin üstadınızmış. Nasıl biriydi? İlim ve fazileti herkesçe bilinirken ölümü nasıl hak etti?” sualiyle başlıyor kitap. Bunun akabinde hikayenin kötü karakteri Ornio’nun Sultan’a on beş gün boyunca anlattığı itirafıyla devam ediyor.
Akbaba’nın gerçek adıyla Ornio’nun yolu Molla Lütfi ile 16. Yaş gününde hocanın verdiği bir vaazı dinlerken kesişiyor. Hocanın anlattığı Musa ile Hızır’ın yolculuk kıssası, Ornio’nun hayatını adadığı amaç için bir örnek oluşturuyor. Delinen bir gemi, öldürülen bir çocuk ve tabii ki tamir edilen bir duvar, bu üç öge yaptığı plan için ona bir mecaz olmuştu. Öldürülecek çocuk belliydi, Fatih Sultan Mehmet’i öldürecekti. Deleceği gemi Osmanlı Devleti’ydi. Aynı zamanda bu vaaz sırasında Molla Lütfi’nin saflığını ve bilgisini kendi kurnazlığı ile kullanabileceğini fark ediyor. Bunun üzerine örülecek duvar olarak Molla Lütfi’yi seçiyor. Akbaba’nın planı Molla Lütfi öldürülene kadar devam ediyor.
Birçok kez başarısız oluyor Akbaba, birçok kez dibi görüyor. Fakat yine de onu ayağa kaldıran Fatih Sultan Mehmet’i öldürme hedefi oluyor. Fakat bir gün beklemediği bir şey oluyor, Büyük Kartal ölüyor. İlk başta tüm ümitleri kırılacak gibi oluyor fakat sonra içinde bulunduğu duruma bakıyor. Hala batırılacak bir gemi olduğunu fark ediyor. Cem ve Beyazid yanlılarının birbirilerine düşmelerini sağlıyor. Yeniçerilere ihanet edilmesi ile anılan Karamanlı Mehmet Paşanın ölümüne sebep oluyor. Ardından arkasındaki kalabalığı da alıp Yakup Paşa’nın karşısına çıkıyor. İçten içe duyduğu asılsız iddiaların doğru olmasını umut ederek padişahın zehirlenip zehirlenmediğini soruyor. Fakat aldığı cevap eceli ile öldüğü olunca sinirlerine hâkim olamayıp kalabalığı galeyana getiriyor. Yakup Paşa’da öldürülüyor…
Fatih Sultan Mehmet’in ölümünün ardından Beyazid, İstanbul’a gelene kadar yağmalar sürmeye devam ediyor. Ardından yeni padişah tahta çıkıyor. Ornio, öldürülecek bir çocuk kalmasa da gemiyi delmeye kararlı bir şekilde planına sadık kalıyor. Beyazid babasının zamanında cezalandırdığı kişileri affedince, Molla Lütfi evine geri dönüyor ve bu Akbaba’yı amacına bir adım daha yaklaştırıyor. En azından o bu şekilde düşünüyor.
İntikam hırsı ile boşa harcanmış bir hayatın sonunda yapılan her şeyden pişman olunduğunun itirafı… Akbaba, tüm yaptıklarından sonra vicdanını ancak tövbe ederek rahatlatabilmişti. Fakat her şeye rağmen gelecek nesillere 3 leke bırakmıştı, intikamını almıştı.