yol kısalmadı
ben gidemedim
nisyan kadar eski kelimeler var bellekte
unutmak kadar vahim
bak
geçip gidiyor ya zaman
başladığım yol aynı değil
biriktirdiklerim durmadan kanayan irin
sana diyeceklerim var
ama sen sakın dinleme
sana anlatacaklarım
hepten vehim
yılların bıraktığı emanet büyüyor ya öylece
duyduğum dinlediğim değil mesela
sokaklar boş
boşluklar yalın
dağların gölgesine aşina gölgem ve ben
durmadan kaytaran bir yalnızlık
bir söz daha etsem tükenecekmiş gibi her şey
bir söz daha etsem inanmayı seçecekmişim gibi
gece bitecek
gündüz gelmeyecek gibi
bir söz daha etsem susmayacakmışım gibi
üstelik bir dengbej de değilim
sana diyeceklerim var
incire ve zeytine edilmiş yeminler
kuşların şehirden nefret etmesi
kışların en uzun hali
kargaların hüznü
kalabalıklarda yalnızlığın daha kolay olduğu gibi şeyler işte
yola çıktığım yerdeyim hala
sana diyeceklerim var,
uzun şarkılar kadar uzun
unutulmuş masallar kadar unutkan
sana diyeceklerim var
ama sen sakın dinleme...