-->

  • En iyi iki arkadaşı sessizlik ve yalnızlık olanlar

    “İçedönük insanlar, dışadönük insanlarda kısa süreliğine de olsa ciddiyeti açığa çıkartma ve ağırbaşlılıklarıyla onların iç dünyasının temeline inme konusunda gizli bir güce sahiptirler."
    Stefan Zweig, Clarissa

    "Kitaplarıyla ve söze dökülemeyen gizli düşünceleriyle içedönük, gizli bir yaşam sürmeyi öğrendi."
    - George Orwell, Burma Günleri

    Günlük hayatta, okulda ya da işte en sık duyduğunuz söz "bugün seni pek iyi görmedim" mi? Çoğunlukla sakin, sessiz, içine kapanık ve hatta tuhaf olarak mı tanınıyorsunuz? En yakın arkadaşlarınız bile olsa, onlarla gezmek yerine tek başına vakit geçirmekten mi hoşlanıyorsunuz? Meşgul olduğunuz şeyler ya da tutkularınız çoğu zaman başkaları tarafından -biraz da burun kıvırarak- ilginç mi bulunuyor? Gün içinde başkalarını dinlemek ve onlarla vakit geçirmek için belirli bir kotanızın olduğunu mu düşünüyorsunuz? Enerjinizi yükseltmek için ihtiyacınız olan şeyler daha çok kendinize vakit ayırmakla mı ilgili? Ailenizle ya da sevdiğinizle tatile gitmeden önce hazırlıklarınızı yapmaya kitap(lar) seçerek mi başlıyorsunuz? Birkaç güzel müzik dinlemek için uzun yürüyüşler yapmayı veya birkaç sayfa daha okuyabilmek için toplu taşıma aracında saatlerce ayakta durmayı göze alıyor musunuz? En yakınınızdaki insanların fazla konuşmak, fazla eğlenmek ve fazla gezmek için üstün çabalar göstermesi size çok yoruyucu mu görünüyor? Bir filmde "seni kendi hâline bırakıyorum" repliği duyduğunuzda ya da bir köşe yazısında "öğlen yemeklerini yalnız yiyenler" üzerine bir cümle okuduğunuzda kendinizi iyi mi hissediyorsunuz? Tamam tamam, siz de bir içedönüksünüz ve aramıza hoş geldiniz.

    Psikiyatri profesörlerimizden merhum ve bilge insan Engin GeçtanPsikanaliz ve Sonrası adlı kitabında Carl Gustav Jung'un iki önemli psikolojik tip belirlediğinden bahseder: Dışadönükler ve içedönükler. Dışadönük tiplerde ilgi, adı üstünde dışarıya dönüktür. Çoğunlukla insanlara, eşyalara ve durumlara doğru yönelir bu tipler. İçedönük tiplerde ise yine adı üstünde ilgi, kişinin kendi iç dünyasına doğrudur. Burada madde dünyasından ziyade mana dünyası aktiftir.

    Kavramları daha belirgin kılmak ve en önemlisi de bir insanın asla yüzde yüz içedönük veya yüzde yüz dışadönük olamayacağını vurgulamak adına Geçtan'dan okuyalım: "Dışadönük kişi çevresiyle olan etkileşimlerle ilgilidir, etkin gö­rünümlüdür, insanlara kolay yaklaşır. İçedönük kişi kendi içsel dünyasını çözümlemeye ve anlamaya yönelmiştir. Diğer insanlar tarafından soğuk, kapalı ve ilgisiz biri olarak tanımlanır. Hiçbir insan kesin bir biçimde içedönük ya da dışadönük de­ğildir. Her insan hem içedönük, hem dışadönüktür. Aradaki fark, genel olarak kişiliğe egemen olan tutumla belirlenir. Üstelik, bilinç düzeyindeki tutumla, bilinçaltında egemen olan tutum daima birbirinin karşıtıdır. Dışadönük bir bilincin bilinçaltı içedö­nük ve içedönük bir bilincin bilinçaltı dışadönüktür. Bu olgu bilinçdışının ödünleyici görevidir. Bazen o güne değin sessiz, içine kapanık ve dünyadan kopuk tanınan biri, birden kendisinden hiç umulmayan taşkın davranış­larda bulunabilir. Böyle bir davranışın kökeninde bilinçdışında bastırılmış dışadönük eğilimler bulunur. Bilinçdışı süreçler bilinçtekiler kadar gelişmiş ve ayrımlaşmış olmadıklarından, bastı­rılmış tutumların ortaya çıkış biçimi de ilkel bir nitelik taşır."

    Jenn Granneman, Introvert, Dear blogunun kurucusu. Psychology Today için de yazılar yazıyor. Hep Kitap etiketiyle ve Selin Can Özdemir çevirisiyle Ocak 2019'da meraklıların -en önce de içedönüklerin- ilgisine sunulan İçedönüklerin Gizli Yaşamı onun ilk kitabı.  Sakladığınız sırlarla yaşıyorsanız, kelimelerle ifade edemediğiniz düşünceleriniz varsa, kimsenin anlayamadığı fikirlere sahipseniz, hayatınızda birçok şeyi 'öyle yapmak zorunda' olduğunuz için yaptığınızı hissediyorsanız, tüm bunların yanında belki de kendinize dair en önemli alametifarika işte bu sırlı yapınızsa, işte sizi size anlatacak bir kitap. Öyle diyor Granneman, "içedönüklerin deneyimlediği şeyleri anlamanın, en sonunda anlaşılmış hissetmenin kitabı" diyor eseri için. Bütün sessizlere ve içedönüklere adıyor yazdıklarını. En önce de "siz de bir içedönük müsünüz?" sorusuyla içedönüklerin şu önemli özelliklerini sıralıyor:

    1. Tek başınıza zaman geçirmekten hoşlanıyorsunuz.
    2. En iyi tek başınızayken düşünebiliyorsunuz.
    3. İç diyaloğunuz hiç durmuyor.
    4. Kalabalık bir ortamdayken kendinizi tek başınıza olduğunuz zamandan daha yalnız hissediyorsunuz.
    5. Çevre yapmak zorunda kaldığınızda kendinizi numara yapıyormuş gibi hissediyorsunuz.
    6. Öğretmenin her sorusuna parmak kaldıran öğrendi siz değilsiniz.
    7. Düşüncelerinizi söylemekten ziyade yazmakta daha iyisiniz.
    8. Telefonda konuşmak çok eğlenceli bir zaman geçirme yöntemi değil.
    9. Öfkeli insanlarla ilişki kurmayı tercih etmiyorsunuz.
    10. Havadan sudan konuşmaktan mümkün olduğunca kaçınıyorsunuz.
    11. "Fazla derin" olduğunuz söylendi.
    12. Yeni insanlarla tanışmak için partilere katılmıyorsunuz.
    13. Fazla sosyalleştikten sonra kendinizi kapatıyorsunuz.
    14. Diğerlerinin kaçırdığı ayrıntıları siz fark ediyorsunuz.
    15. Sizin için önemli olan konulara çok uzun süre odaklanmayı başarıyorsunuz.
    16. Kafanızın içinde yaşıyorsunuz.
    17. İnsanları gözlemlemeyi seviyorsunuz.
    18. İyi bir dinleyici olduğunuz söyleniyor.
    19. Küçük bir arkadaş grubunuz var.
    20. Kafanız çevresel koşullarla "güzelleşmiyor".
    21. Ruhunuz biraz yaşlı sayılır.
    22. İnsanlarla bir arada olmak ve tek başınıza kalmak arasında gidip geliyorsunuz.

    Granneman'ın da yaptığı gibi yine Jung'dan bir hatırlatma yapmakta fayda var, bir insanda bunların tamamı "ya hep ya hiç" kıvamında olamaz. Dışadönüklerde de bu özellikler görülebilir, sadece içedönüklerde daha sık görülür. Dolayısıyla kimse katıksız bir içedönük ya da dışadönük olamaz. "Öyle biri ancak akıl hastanesinde olur" diyor Jung. İçedönüklükle ilgili birçok bilimsel gerçek var, yazar bunlardan da çeşitli hikâyeler eşliğinde bahsediyor. Zaten kurmuş olduğu blog, bu hikâyelerle ve içedönüklükle ilgili harikâ yazılarla dolu.

    Granneman gayet doğal ve haklı olarak içedönüklüğü bir hastalık görmediği için kitaptaki en önemli vurgu sizi anlayan biri(leri)nin her zaman hayatta olacağına yönelik... Zaten içedönükler de kendi aralarında birkaç tipe ayrılıyor. Bu demek oluyor ki her içedönük, 'önüne gelen' her içedönükle iyi anlaşamayabiliyor. Psikolog Jonathan Cheek keşfetmiş bu dört içedönük tipini: Sosyal, düşünen, kaygılı, kontrollü. Birer örnek vermek gerekirse bir sosyal içedönük, özel günlerde büyük kutlamalar yapmak yerine tek bir kişiyle veya birkaç yakın arkadaşla zaman geçirmekten hoşlanıyor. Kendi düşüncelerini ve kendiyle ilgili görüşlerini peş peşe analiz etmekten keyif alanlar düşünen içedönükler sınıfında. Bir odaya girdiğinizde çoğu zaman utanıyor ya da diğerlerinin gözlerini üzerinizde hissediyorsanız kaygılı bir içedönüksünüz. Son olarak, sabahları uyanır uyanmaz harekete geçmek konusunda üşengeçseniz ve bir mesele karşısında rahatlamak için yavaşlamayı tercih ediyorsanız kontrollü içedönüksünüz.

    İçedönüklerin başına sık sık gelen en büyük 'felaket', tek başına kalma ihtiyaçlarının asosyallik ve hatta hastalık olarak görülmesi. Granneman şöyle söylüyor: "Dışadönükler neden yalnız kalmak istediğimizi bir türlü kavrayamıyor, bunun bizim için iyi bir şey olduğuna ihtimal bile vermiyorlar. Anlamadıkları şey, içedönüklerin içinde küçük, görülmez bataryaların olduğu gerçeği. Sosyal etkileşim için gerek duyduğumuz bütün enerji, bu mecazi bataryaların içinde. Geveze bir iş arkadaşımız hafta sonunu anlatıp duruyor, biz de dinlemek zorunda kalıyorsak, bataryalarımız yavaşça boşalmaya başlıyor. Ofistekilerle yemeğe çıktıysak ve kibarlık edip sohbetlerine katılmak zorundaysak, bataryalarımız biraz daha boşalıyor. Kuzenin düğününe katıldıysak ve bizi 'daha şu kadarken' gören akrabalarla iyi geçinmek durumundaysak, bataryalarımız tamamen bitiyor. İçedönüklerin yalnız zaman geçirme istekleri hiç de sağlıksız değil. Yalnızlık bizim sağlığımız."

    Kitapta ayrıca içedönük sersemliği, içedönüklerin ilişki biçimleri, sorunları giderme konusundaki becerileri, kariyere dair düşünceleri, iş hayatındaki davranışları, iç dünyaları gibi konularda da çok önemli veriler var. Granneman "içedönüklüğünüze karşı mücadele etmektense onunla birlikte olun" diyor. Zira bazılarımız -evet ben de bir içedönüğüm- kendini hasta zannediyor. "Sizi tuhaf kılan şey, aynı zamanda harika biri yapar" sözü de önemli. Herkesin bu hayatta temel ihtiyaçları vardır; ekmek gibi su gibi, Gezmek, dans etmek ya da spor yapmak gibi. İçedönüklerde 'kafayı' en çok kendiyle olmak konusunda 'bozanlar' sınıfında. Bu anlamda ben de yazar gibi Susan Cain'in The Power of Introverts konuşmasını -Sakinler de Kazanır adlı şimdi pek bulunamayan bir kitabı da var- hararetle tavsiye ediyorum. Ayrıca onun şu cümlelerine can-ı gönülden iştirak ediyorum: "Kendiniz olun. Cuma akşamını evde geçirmeyi seviyorsanız, evde kalın. Sakin bir zamana ihtiyacınız varsa, o zamanı yaratın. Yapmanız gerekenin o olduğunu düşündüğünüz için dışadönük maskesi takmayın. Eğer takarsanız, sizi siz yapan şeyleri gözardı ettiğiniz için kendinizi tatminsiz ve mutsuz hissedebilirsiniz... Korkusuzca yaşamak, korkunun sizi istediğiniz şeyleri yapmaktan alıkoymasına izin vermemektir. 'Kendiniz olmak' sessizliğe izin vermektir. İçedönük veya her neyseniz, o olmaya izin vermek."

    Kimileri için sessizlik ve yalnızlık, hayatta kalma araçlarıdır. İçedönük biri eğer ihtiyacı olduğu anda sessiz ve yalnız kalamıyorsa bataryası uyarı verecektir. "Kendisi olmak" için o uyarıyı dikkate alacağına da hiçbir şüphe yoktur...

    Sessiz ve Yalnız adlı şarkısında Sagopa Kajmer'in dediği gibi: "Yalnız yalnızın halinden anlar yalnız..."

    Yağız Gönüler
    twitter.com/ekmekvemushaf
  • YOUTUBE KANALIMI ZİYARET EDİN

    Youtube'da seslendirdiğim şiirleri paylaşıyorum. Youtube kanalıma da abone olursanız sevirim.

    Video Of Day

    ADRES

    Kağıthane/İstanbul

    EMAIL

    omersalihgul@gmail.com
    omersalihgul@hotmail.com