Altı kuştuk biz
Erguvan
ve
Ardıç ağaçları şahit
İsmimizi
Onlara koyduk
Koca koca kayın ağaçlarıyalan konuşmuyorsa eğerKendi göğümüzde kaybolduk demektir buKüçük olanımız “bebuk”tuKardeş kanıyla zehirlenmeseydiDönecektihani bu topraklarYurtsuz koymazdı hiç bir gideniBir avuç darıÜç altın sarısıÜç yiğit can parçasıÇakmak taşı kayalarında kaybolduBabil düştüğündeOrtancamız da düştüKederli bir göz yaşındanBiraz daha büyüktü gözleriGenzini yakan o tuz kokusu olmasaBir uçtan bir uca gezebilirdiUmman deniziniKaf dağının kuzey yamacında kaldı bir diğerimizEn akıllımız oyduKanatlarında asılı kaldı baharVurulup düşerkenBir yıldız kayması gibiydi gövdesiO gün bu günTaşa çaldımayva ile narımı benonları suya yazsambir sonu olurdu kuşkusuzağaçlara kazısamyazık olurduen iyisi miburaya çiçekleri koyuyorum onlar içinpapatyalarve resmini çektiğin nergisleriyerli yersiz zamanlarda gel olur muüşenmedokun onlarabakburada bulutlar varuçurduğumuz martılargörüyor musunhepsinin kanat uzunluğubizi saran kollarımız kadarve ne kadar mutlularsence de öyle değil mine kadar işe yarayabilir ki bir kolsensiz bir el parçasıneye dokunabilirönce iyileşsin her yerimizsırasıyla gezerizBu gün kumsalda görmüşler seniKimseler söylemedi aslındaMartılardan duydumOnlar fısıldadı senihepi topuBir simitin hatrı kadar konuştum onlarlaSol kulağıma söyledilerSon kokunu biraktığın yerden duydum yani seniolan biteniboynumdaki sol anahtarlı dövme gördüOlsun dedim sonraOnun Canı sağ olsunbiliyor musunbir gün yeniden dokunmak mümkünkuşaağacave suya