Derviş Zaim'in senaristliğini yaptığı, Tunceli Kurtiz ve Ahmet Uğurlu'nun bulunduğu film döneminin en seçkin Türk sineması olarak kabul ediliyor.
Benden daha yaşlı olan bu film, bende çok da "harika" bir etki yaratmadı. Sanırım 1996'lı yıllar için en iyi olarak görüldüğü için. Konu itibariyle tutunduğu dal elinde kalan ama yine de yılmayan bir adamı anlatsa da ve her ne kadar ilgi çekici gibi görünse de bana pek öyle gelmedi ne yazık ki. Olayları hızlı atlaması, çekimlerinin fazla karanlık olması o yıllardaki sinema teknolojisinin yetersiz olmasından kaynaklanıyor olsa gerek diye düşünüyorum.
Tabi ki bir filmi değerlendirmek için günümüzle kıyaslama yapmak elbette saçma olur. Ancak ben 1996'lı yıllara ait pek Türk sineması izlemedim. O yüzden sadece pek beğenmediğimi dile getirsem yeterli olur.
İzleyenlerin genellikle beğenmesi şaşırtıcı geldi bana başta. Zevk meselesi. Şiddetle tavsiye etmesem de Türk sinemasında neler olmuş, neler üretilmiş görmek adına ve kültür birikimi adına yararlı olabilir.
En sevdiğim replik;
Soğuk olan hava değil Mahsun. İnsanlar soğuk. Hayat çok soğuk. Keşke bu kadar soğuk olmasaydı da dünya, sen de bu kadar üşümeseydin. Çok değil, bir iki aya kadar da kış biter zaten. İdare et, üşümezsin.
Puanım: 1.5/5