diyalektik diye bağırdığım onca günün ardından
gelip de gidemediğim bir yerdeyim
hem de
hep aynı nehirde boğulmakla sınıyorum kendimi...
kubbeli şehirler temalı günler geçiyor birbiri ardı sıra
köprüler dahi olabilidiğince kopuk
telaşın ardında bıraktığı olmamışlık kadar kopuk
sana seslenmelerim o kadar içtendi ki
durup durup
dinledim kendimi...
durup durup
nereden başladığımı unutuyorum çoğu zaman
bu yüzden kendimle konuşmalarım eksik
ben,
doğruluk payı kattığım yalanların adamı
ben,
bütün gizlenmelerin gizlenenememiş sobesi
masalların şapşal karakterine özentili
durup durup dinledim kendimi.
dinlemiştim hepsini
dinlediğim kadar da sustum
bu yüzden sana seslenişlerim çokça unutkan...
Tanrım
Tanrım
beni benle bırakma...